31 Ekim 2012 Çarşamba

Kurban Bayramı ve Kemik Suyu

  Öncelikle herkesin geçmiş kurban bayramı kutluyorum.Oldukça geç oldu ama...Bayramda genelde evdeydik.İlk gün akraba ziyaretiyle geçti.İkinci gün Viaporta gittik.Çocuklar lunaparkta eğlendiler.Birde star tv çekim yapıyordu bizim ufaklıklarda ana haberde 2-3 saniyeliğine gözüktüler.Anlıyacağınız ünlü oldu benim kuzucuklar.Üç saniye üç saniyedir,3'ü 5'i aramamalı öyle değilmi ama.Akşam da ablamlara gittik.O gece orada kaldık ertesi gün döndük.Görüldüğü üzere pek renkli bir bayram geçirmedik.Zaten nerde o eski bayramlar.Şaka şaka panik yapmayın bu konuya geçip kimsenin canını sıkmaya niyetim yok.Çünkü her yeni jenerasyon bir öncekinin bayramını beğenmez.Herkese kendi çocukluğunda yaşadığı bayram mükemmel gelir.Gerçekten öyle mi yoksa gün geçtikçe her konuda olduğu gibi bu konuda da değerlerimizi yitiriyormuyuz bilemiyorum.
   Ablamlar ilik içeren bütün kemikleri bana verdiler çocuklara kaynatmam için.Ben de bu konuda bir hünerliyimdir sormayın gitsin.Etle pek aram yoktur.Ciğer,dalak,kokoreç,işkembe ve bilimum sakatatları ağzıma sürmem.Et,balık ve tavuk üçlüsünü de 40 yıl görmesem aramam.Anlıyacağınız vejeteryanlığı oldukça yatkınım aslında.Babam da tavuk hiç yemez mesela.Çocukken babam yemiyor diye bende yemezdim.Güzel birşey olsa babam yer dermişim.Tavuk yemeye üniversitede başladım.İstanbul dışı,ne pişerse onu yemek zorundasın.Millet ne yiyorsa onu yiyecen arkadaş ya da aç kalacan.Nazlanacak kimse yok.Valla taşı koysalar yersin o derece yani.Çocukluğumdan beri her et yiyişimde o hayvanın canlı hali gelir gözümün önüne ve içim bir tuhaf olur.Of ya yine koptum konudan.İşte eve gelince kaldıkmı kemiklerle başbaşa.Onlar bana bakıyor ben onlara.Öğüre.böğüre soktum düdüklüye.Ya aslında ablam pişiripte yollayacaktı ama bayramda malum karşıya geçmek şehirlerarası seyahat etmek gibi.Ben zaten pimpirikliyim bozulur falan ziyan olur dedim.Valla çocuklarımın hatrına yaptım yoksa hiçbir kuvvet bana bunu yaptıramazdı.Geçen sene de vermişlerdi ben onu pek becerememiştim.Dupduru olmuştu.Erdem ameliyat olduğunda en son ablam bizde yapmıştı da öğrendim nasıl pişirileceğini.
   Efendim tarife gelince;bolca ilik içeren kemikler tencereye sokulur.İçerisine bolca soğan,sarımsak, Allah ne verdiyse evde olan bütün sebzeler atılır ve saatlarce ama saatlerce kaynatılır.Çok koyu bir kıvam elde edilmeli.Sonra kemiklerin içindeki ilikler de bir bıçak yardımıyla çıkarılır sonra süzülüp ya buz kalıplarına ya da benim yaptığım gibi kağıt bardaklar konulup dondurulur.Afiyetle kuzucuklara içirilir.
   Ha bu arada kemik suyu hakkında da bir sürü keşmekeş var.Yok efendim faydalımı değil mi?Valla ben onu bunu bilmem büyükler söylüyorsa vardır bir bildikleri.Çokta kurcalamamak lazım.Zararı yok nasılsa.Dayayın gitsin yavrucaklara...





                                                          Bunlar da donmuş halleri...

18 Ekim 2012 Perşembe

3 Boyutlu Pastam(BMW Araba)

   Evet bir pasta siparişi  daha aldım ve sonucu sizlerle paylaşmak istedim.Buda benim ilk 3 boyutlu pasta denemem.Yaparken inanılmaz heyecanlandım ve büyük bir zevkle çalıştım .Mutfak benim için büyük bir keyif.Yemek yapmayı da,hamurişi yapmayı da çok severim.Aynı zamanda yemeyi de ne yazıkki.
   Hafta sonu insan modelleme eğitimim var ve çok heyecanlıyım.Şeker hamuru benim için bir tutku oldu artık.Özellikle de bu eğitimi sevgili Zeynep Ada'dan alacak olmak beni daha da heyecanlandırıyor.Detayları haftasonu paylaşacam mutlaka.İşte karşınızda BMW arabam.Allah gerçeğinide nasip eder inşallah...







15 Ekim 2012 Pazartesi

Paranoyak

   Bu aralar havalar iyi gidiyor maaşallah.Kasımda da şöyle güzel pastırma sıcakları olur da içimiz açılır yine.Aslında karlı havaları da severim ama İstanbul'da keyiften çok eziyete dönüşüyor maalesef.Neyse ben asıl konuma geçeyim.Yok yok geçmiyim al işte evde 2 çocuk varken ben nasıl yazıyım.Hacıyatmaz gibiler yemin ederim.Ben yatırıyorum,onlar kalkıyor.Çişim geldi kalk,su içicem kalk,birşey soracam gel..Bu döngü yaklaşık 7-8 kere devam ediyor.Ben tam karşılarında yazımı yazıyorum.Kapıdan bir kafa çıkıyor.Tiz bir sesle'çişim geldi' diyor.İşin garibi her kalktıklarında da şarıl şarıl işiyorlar..E o kadar suyu kim içse işer tabi.Salonla onların odası arasında mekik dokuyorum.Harbiden ya salonla onların odasının arasına bir halı tezgahı koymalı git gel iki günde bir kilim dokurum valla.Hem de para kazanmış olurum ne yaratıcıyım ya.
   Bu arada babaanne de oldum bu yaşta.Erenimin kızı var.Hani tişörtler var ya kumaş kalemleriyle kendileri boyuyor.Annemler doğum günlerinde bunlara bişeyler aldıklarında hediye vermişler bi tane arabalı.e malum bizde 1 tane birşey olursa büyük kavgalar çıkar.Bir tane daha almışlar dikkat etmemişler onun üzerinde de kız resmi varmış.Baştan pek istemedi ama sonrada ayrılamadı kızından.Arada bir esiyor kızım nerde diye soruyor.
    E artık konuma geçiyim bari.Dediğim gibi havalar iyi gidiyor ben de bu havaları değerlendirmek adına onları hergün mümkün olduğunca parka götürmeye çalışıyorum.Yaz başında pek fazla cesaret edemiyordum ama artık gidiyoruz üçümüz.Benimkiler biraz asi,beni dinlemez çil yavrusu gibi dağılırlarda toparlayamam diye tek gitmemeye çalışıyordum.
   Gidiyorum gitmesine de şüpheli gördüğüm herkes çocuk hırsızı gözümde.Felaket senaryoları yazarım kendimce.20-50 yaş şüpheli gurubu.50'den sonraki amcaları hani emeklidir,bir hava alayım diye çıkmıştır diye ekarte ediyorum.Geçenlerde bir adam 40-50 yaşlarında böyle şüpheli şüpheli geldi.Sağa solo bakıyor,bir o tarafa bir bu tarafa bakıyor,dolanıyor elinde sigara falan tırstım yani.Adamı göz hapsine aldım.Allahtan benimkiler salıcaktaydılar.Adam gidene kadar indirmedim salıncaktan valla.O gittikten sonra biraz bekleyip tüydüm bende.Zavallı adam belki bir sigara tellendirmeye gelmişti belki ama annelik işte.Burası da İstanbul.Allah her türlü kötülüklerden korusun yavrularımızı...

Diş Sağlığı

   Ben çocuklarımın diş sağlığına önem veren bir anneyim.Günde 2 kez dişlerimizi fırçalarız.Eğer tatlı birşeyler yediyseler ve evde değilsekte ağızlarını su ile çalkalttırmaya çalışırım.Zaten bu yaştaki bir çocuğun çok fazla şekerli gıdalarla haşır neşir olması da pek hoşuma gitmiyor.Çocuk tadını aldımı bir daha önüne geçemiyosunuz çünkü.Benimkiler pingui'ye deliriyorlar mesela.Bunlara alışmasında ki suçlularda malum.Anne,baba ve çevre ne yazıkki.Bir yere gidildiiği zaman çocuklara ikram edilen şeyler ilk önce abur cuburlar oluyor.Anne yemesini istemiyorsa çocuğunun, suçlar gibi bakılıyor.Bir tane yesin birşey olmaz.Olmaz olur mu hiç.Sonra onun tadını alan çocuğu kim tutabilir.Sonrasında da olan yine annelere oluyor.
   Çocuklarımın ileride diş doktorundan korkmasını önlemek ve dişlerinde herhangi bir problem olup olmadığını öğrenmek için ilk pedodonti ziyaretimizi 2.5 yaşlarındayken yapmıştık.Çok şükür herhangi bir problem çıkmamıştı.Diş yapılarında da herhangi bir sorun yok çok şükür.6 ay sonra kontrol için tekrar çağırmışlardı.
   Aslında 3-4 ay önce gitmemiz gerekiyordu.Neyse gecikmeli de olsa cumartesi 2.kontrolümüze gittik.Çok şükür yine bir sorun yok.Ben dişlerinin aralıklı olmasına sinir oluyordum neden dişleri böyle diye ama doktor süt dişlerinin aralıklı olmasının iyi olduğunu,ileride gelecek kalıcı dişlerin düzgün çıkacağını söyledi.İnşallah öyle olur...
  

12 Ekim 2012 Cuma

Sonbahar

   Canım çok sıkkın bu aralar.Sonbahardan mıdır nedir bilmiyorum? Sonbahar, yaprakları nasıl söküp alıyorsa ağaçlardan ,sanki benimde yüreğimden bişeyleri söküp almaya çalışıyor.İçimdeki çocuğu kaybetmekten çok korkuyorum.Onu kaybedersem mutlu olamam ki ben.Tüm gücümle elinden tutmaya çalışıyorum.Hayır hayır onu kaybedemem,buna dayanamam.

   Güneşin tepede ışıl ışıl parladığı günleri seviyorum ben.Kuşların şen şakrak ötüşmelerini,camı açınca içeriye dolan mis gibi çiçek kokularını seviyorum.Çocuk seslerini seviyorum bi de.Dışarıda tüm enerjisiyle bağrışan çocukları.Kalabalığı seviyorum,insanların kendini hayat kavgasına kaptırıp koşuşturmasını seviyorum.Çocuklarım için kendimi unutmayı seviyorum.Onlar için herşeyin en iyisi olmasını isterken kendimi bir köşeye atmayı seviyorum.


    Arada kendimle başbaşa kalmayı istiyorum.Çok şey mi istiyorum.Dışarıda şakır şakır yağmur yağarken deliler gibi ıslanmayı istiyorum.Deniz kenarında bankta otururken,hırçın dalgalar kayalara vururken başımı ellerimin arasına alıp dünyada kimse yokmuşçasına kendimi dinlemeyi istiyorum.Kafamdaki bütün düşünceleri bir kenara bırakıp saatlerce kitap okumak istiyorum.


    Çocuklarımla kaliteli zaman geçirmek istiyorum.Onlar için verimli bir anne olmak istiyorum.Onların sadece boğazını değil ruhlarını da beslemek istiyorum.Yaşadığım anın tadına varabilmeyi istiyorum.Çocuklarımla çocuk olabilmeyi istiyorum.Söyleyin bana çok şey mi istiyorum...

6 Ekim 2012 Cumartesi

Büyük Tuvalet Küçük Tuvalet Krizi

   Bizim evde kavga hiç eksik olmaz.Her dakika bir gürültü,patırtı sanırsınız evde aksiyon filmi çekiliyor.İlk kavgamız sabah daha gözümüzü açarken başlar sabahın yedisinde.Banyoda malum bir adet alafranga tuvalet var,e bir de lazımlığımız.Şimdilerde artık lazımlık çaptan düştü her ikisi de tuvaleti kullanmak istiyor.Büyük tuvalete önce ben çişimi yapıcam yok hayır sen değil ben yapıcam kavgası başlar.Zor bela bir şekilde biri birine diğeri birine otutturulur.Evet sonraki bölüm  başlar arkasından.Senin tuvaletin küçük,benimki büyük.Epeyce sürer gider.'Seninki küçük,hayır benimki büyük seninki küçük'.Arada tuvaletlerden kalkılıp darp olayına geçilir.Ben hakem misali ortada ayırmak için çırpınır dururum.Bu şekilde atlatabilirsek atlatılır olay.Olayın birde ikinci seçeneği var.
    Eğer önce birisi tuvalete oturmuşsa ki bu genelde Eren olur,Erdem büyük bir inatla lazımlığa oturmamak için direnir.Ne yaparsam yapayım kar etmez 'ben tutarım,ben tutarım'der ve beklemeye başlarız.Bu arada ne hikmetse Eren beyin kakası geliverir aniden.Oturur,oturur ve oturur.Bu arada sinirleri gerilen ben Eren'i ikna çabalarına girişirim.'Oğlum bak kalk,Erdem çişini yapsın,sen devam edersin oturmaya'.Yine ikna edilemez.Küçük bey cebren ve hile ile indirilir yerine diğer küçük bey otutturulur.Bu arada Eren paşa kendini fayanslara atar ve debelenir büyük çığlıklar eşliğinde.Erdem işini bitirir kalkar.Küçük beye 'hadi oğlum gel yap kakanı'denilir.Cevap'kakam yokkiiiiiiii'.Ya sabırlar çekerek güne başlanır....

5 Ekim 2012 Cuma

Görülmez Kaza

   Bu günlerde üstümüzde kara bulutlar dolaşıyor Allah hayır etsin, beterinden korusun.Dün öğlen benim ufaklıklar yataklarında zıplıyordu.Kaç defa söyledim oğlum zıplamayın, doğru düzgün oynayın ama yok.Sağolsunlar epeyce yaramazlar.Sonra Eren salona geldi ben Erdem'e bakmaya gittim hala zıplıyor.Uyardım ama nafile.Ben çıktım arkamdan bir ağlama sesi geldi,koştum yanına hemen kucağıma aldım.Bir baktım ki çenesi yarılmış.Epeyde açılmış.Elim ayağım zangır zangır titredi.O an ne yapacağımı şaşırdım.Bir yandan da yarası epey kanıyor.Minik papatyam nasıl korktu,tir tir titredi yavrum.
   Hemen kayınvalidemi aradım.O da korku içinde geldi.Alelacele taksi çağırdım atladık gittik hastaneye.Girişini yaptırdık içeri girdik.Hemen tepkiler başlamış dışarıda.İnsanlarda bir tuhaf el kadar çocuk ve çenesi yarılmış sıra verecekleri yerde homurdanıyorlar.Hiç umrumda da değil çok aciliyeti olanları zaten farklı odaya alıyorlar oraya almışlar ki bekleyebilecek durumdasın.Neyse doktor baktı ve dikiş atmak yerine-yeni öğrendim-hızlı yapıştırıcı gibi bişey var doku yapıştırıcısıymış ondan sürdü ve yapıştırdı.
   Ama ne yazıkki sabahleyin tekrar açıldı ve biraz kanadı.Allahım ne kadar zor  insan evladına bişey olacak diye aklı çıkyor.Şimdi iz kalır diye tasalanıyorum.İnşallah geçer.Anne olmak çok zor.Allah bütün çocukları korusun.Evladıyla kimseyi sınamasın...

1 Ekim 2012 Pazartesi

Akılsız Başın Cezasını....

   Ben oldum olası biraz dikkatsiz bir insanımdır.He yanlış anlamayın öyle tabak çanak pek kırmam benim zararım kendime.Küçük ayak parmaklarım çok çekmiştir benden.Vurulmadık sehpa köşesi,duvar kenarı kalmamıştır.Hiç unutmam çok sene geçti anneannemlerdeydik.Konu komşu gelmiş bahçede oyuruyorlardı.Teyzenin biri benden su istedi.Bende içeri girdim,suyu doldurdum tam vermeye gidiyordum ki parmağımı kapını kenarına öyle bir vurdum ki koptu sandım.İçime oturmuştu acısı.Ama hiç sesim çıkmadı,bardak elimde görevimi tamamlamaya gittim.Canım pek kıymetli değildir benim.Akşama ayağım inanılmayacak derece yarısına kadar morarmıştı.
   Şimdi asıl bombaya geliyorum.Cuma akşamı eşim geldikten sonra balkona çıktım-iyiki o geldikten sonra çıkmışım-yerler ıslaktı.Hala daha aklım ermiyor nasıl düştüğüme.Ayağımda da terlik vardı ama öyle bir kaydım ki olduğu gibi ağzımın üstüne çakıldım.İnanırmısınız o an bütün dişlerimin döküldü zannettim.O arada bir patırtı oldu ama eşimde sandalyeyi çektim zannetmiş,benim hiç sesim çıkmadı çünkü düşme ibaresi göstermek adına.Hemen toparlandım doğruca aynaya koştum.Bir baktımki ön dişimin yarısı yok kırılmış.Tepemden aşağı kaynar sular döküldü.Sinirlerim boşaldı başladım ağlamaya.İnsanoğlu işte nankör.En azından tek dişle yırtmıştım ya hepsi kırılsaydı.Eşim çok korktu Ya sana bişey olsaydı diye çok teselli etti toparladım sonra.Olabilecekler:
   -Çenem kırılabilirdi
   -Burnum kırılabilirdi.
   -Kafamı bir yere çarpıp beyin kanaması geçirebilirdim
   -Kolum.bacağım kırılabilirdi vs....
   Hamdolsun bu kadarla atlattım.Düşerken sanırım elimi ağzıma koymuşum dişlerim elime geçmiş.Dizlerim morardı ve de kolumda hafif bir ağrı var o kadar.Verilmiş sadakam varmış.Oysaki sabahleyin oluşlarımla markete gidip çekirdek almıştım onlar uyuyunca çitlemek için ama...Artık elmayı şöyle ısıra ısıra yemek hayal benim için.
   Neyse cumartesi günü dişçiye gittik.Dentinternationel(http://www.dentinternational.com.tr) 1ay olmuş açılalı ben çok memnun kaldım.Sağolsun Meryem hanım çok güzel yaptı estetik açıdan gayet güzel ama hala ağrı var.Uygulanan işlem;
Kompozit Dolgu Nedir? Kompozit dolgu, çürük, çatlamış veya rengi bozulmuş olan dişi onarmak için diş renginde yapılan kompozit reçine (plastik) uygulamasıdır. Laboratuarda imal edilen ve dişe tam olarak uyum sağlamak için kişiye özel bir ölçü alınmasını gerektiren vener kaplamalardan farklı olarak kompozit dolgu, tek bir seansta yapılabilir.

Neden Yapılır?
Kompozit dolgu, en kolay ve en ucuz kozmetik işlemler arasında yer alır. Dolguda kullanılan kompozit reçine, etrafını sardığı dişlere uyacak şekilde biçimlendirilebilir ve cilalanabilir. Komposit dolgu renklenmiş veya kırık dişlerin görünümünü düzeltmek için kozmetik amaçlı olarak da kullanılır. Ayrıca, dişler arasındaki boşlukları kapatmak, dişleri daha uzun göstermek veya dişlerin şeklini veya rengini değiştirmek için de kullanılabilir.

Kompozit dolgu bazen, dişeti çekilmesi sonucunda açığa çıkan kökün korunması amacıyla veya amalgam dolgulara alternatif olarak kullanılır.
İşte böyle.Olacakla öleceğin önüne geçilemiyor ne yazık ki.Allah beterinden korusun ne diyelim....

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails